Gençler hak sizin!
Türkiye Gençlik STK’ları Platformu (TGSP) tarafından organize edilen ‘Genç Türkiye Forumu’, Bursa’da düzenlendi.
Marmara Bölgesi’ndeki 11 ilden 400 genç, iki gün boyunca Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde ‘Gençlerin İnsan Hakları Algısı’ temasıyla müzakere, çalıştay ve fikir paylaşım toplantıları gerçekleştirdi.
Programın kapanışı cumartesi akşamı Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKKM) yapıldı.
Fulya Öztürk’ün moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı N. Bilal Erdoğan ve AK Parti Grup Başkanvekili Gaziantep Milletvekili Abdülhamit Gül konuşmacı olarak katıldı.
Yaklaşık iki saat süren programda gençler, konuşmacılara çalışma grupları tarafından belirlenen soruları yöneltti.
Hak kavramının birçok yönden ele alındığı toplantılar neticesinde gençlerce belirlenen sorularda yaşam hakkından çalışma hakkına çocuk hakkından eğitim hakkına kadar geniş bir kapsam ortaya konuldu. Türkiye’deki teşvik mekanizmaları, mesleki eğitimin önemi, girişimcilik konularında da sorular yöneltildi.
Geniş katılımlı toplantıya Vali Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank, Ahmet Kılıç, Emine Yavuz Gözgeç, Osman Mesten, Mustafa Yavuz ile AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan da icabet etti.
Salonu dolduran gençler protokol üyelerinin katılımını beklerken program başında sözleri Abdürrahim Karakoç’a ait ‘Bir sabah gelecek kardan aydınlık’ şarkısını hep bir ağızdan söyledi. O esnada salonda bulunan Aktaş ve Varank da gençlere eşlik etti.
Salon girişinde ‘Filistin’in Yanındayız’ panosuna notlar bırakan gençlerin, Gazze’de yaşananlara yönelik farkındalığı sorularına da yansıdı.
Birçok genç, farklı bir hak kavramını ele aldığı sorularında Gazze’de yaşanan insanlık dramından örnekler verdi.
Özellikle Uluslararası Hukuk ve İslam Dünyası’nın çaresizliğini eleştiren gençler, Türkiye’nin hemen her insanlık trajedisinde olduğu gibi Gazze konusunda da mazlumun ve doğrunun yanında olduğunu irdeleyen yorumlarda bulundu.
Gençler İsrail mallarını boykottan, İsrail ile dış ticarete kadar birbirinden farklı yaptırım mekanizmaları uygulanabileceğine yönelik varsayımlar türetti.
Forumun açılışında N. Bilal Erdoğan, Gazze’de yaşanan soykırımdan hareketle Batı dünyasına yönelik eleştirilerde bulunurken gençlere seslendi:
Batı’nın iki yüzlülüğünü gençler görmeli. Bu Batı’ya hayranlıklar ve daha iyi bir hayat vaat ettiğine dair algı bitmeli. Bizim medeniyetimizden aldığımız güçle dünyaya daha iyi bir ahlak normları düzenini vaaz edebileceğimize ilişkin özgüveni taşımanın da zamanı geldi. Cumhurbaşkanımız aslında bize bir yol gösteriyor. Bunu yapacak olan siz gençlersiniz. Dünyanın buna ihtiyacı var. Aksi takdirde 21’inci yüzyıl bir kaos yüzyılı olmak zorunda!..
Abdülhamit Gül, İsrail’in Gazze’de işlediği suçlar karşısında uluslararası hukukun işlevsizliğini eleştirirken şunları söyledi:
“Uluslararası hukukta egemen olan görüş güçlüysen haklısın. Hukuk filan diye bir şey yok. O koca koca kitaplar, doktrinler adalet getirmiyor. Ve bunların yalan ve teoriden ibaret olduğu bir kez daha görüldü. Ya adil bir dünya ya da Bilal Bey’in dediği gibi dünya küresel bir kaosa doğru gidecek. Türkiye olarak biz, daha adil bir dünya için birlikte çalışacağız.”
Baştan sona takip ettiğim programda gençlerin ortaya koyduğu farkındalığın umut verici düzeyde olduğuna şahit oldum. Tabi konuların bağlamını yerli yerine oturtma konusunda da tecrübeden beslenmeleri gerektiğini de gördüm.
Yine de bir masa etrafında toplanıp farklı başlıklarda ‘hak’ kavramı üzerine fikir teatisinde bulunmuş olmalarını, ele aldıkları konuyu güncel sorunlarla irdelemelerini, emeklerine ve düşüncelerine sahip çıkıyor olmalarını müthiş bir sosyal gelişim olarak görüyorum. Dilerim bu fikri seviye günlük hayat pratiklerine de yer eder…
Ülkemizde her neslin bir öncekinden daha şanslı seviyede olduğunu düşündüren etkinlikte gençlerin ortaya koyduğu sorumluluk hissi ve toplumsal aidiyet temsilini çok saygın buluyorum.
Ülkenin farklı bölgelerinde de gerçekleştirilen bu etkinliğin daha geniş kitlelere ulaştırılması, bu çocukların anne babalarının evlatlarının kendilerine dert edindiği hassasiyetlerin farkında olmaları adına çok faydalı olacaktır.
Ebediyete kadar yaşamasını arzu ettiğimiz devletimiz ve milletimizin varlığı adına gençlerin akılcı ve gerçekçi bir platformda fikre ve bilgiye dayalı örgütlülüğünün yalnızca ülkemize değil dünyaya da bir ışık tutacağına inanıyorum.
Hem N. Bilal Erdoğan’ın hem de Abdülhamit Gül’ün gençlere yönelik ‘Batı’ hakkındaki tavsiyelerine katılmakla birlikte gençlerimizin ‘Batı’yı gidip görüp tanımasının da gerekliliğine inanıyorum.
Gençler, Batı’ya onlara benzemeye çalışmak için değil onları ve kurdukları refahın kaynağını anlamak üzere gitmeli.
Sayın Erdoğan ve Sayın Gül’ün ifade ettiği gibi kendi medeniyetinin büyüklüğüne ilişkin özgüvenini yitirmeden herhangi bir komplekse kapılmadan Batı’yı analiz kabiliyetini sergilemeli.
Elbette ki bu noktada gençlere ve toplumumuza düşen ilk görev, kültür emperyalizminin işgaline teslim olmamaktır. Kültürü işgale uğrayan bir medeniyetin toprakları güvende olamaz.
Bir dönem ülkemizde yaşanan ‘Batılı olma’ kompleksinin bizi sürüklediği nokta, kültürümüze yabancılaşma ve kimliğimizi unutma raddesine vardı.
Öyle ki içimizde bazıları, kendini sıradan bir Batılı’dan daha Batılı sanma gafletine kapılarak kendi toplumuna nefret kustu. Görüyoruz ki bugün dahi sınırlı da olsa bir kesim bu garabeti sürdürüyor.
Gençlerin kültür köklerini, kimlik kodlarını, tarihsel sorumlulukları öğrenip hatırlaması, ardından ise dünyayı anlaması hayatiyet arz eden bir konudur. İşte bu gençlerin sergilediği çaba ve üstlendiği misyon bu yönüyle değerlidir.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum…
Saygıyla…
ETİKET :