Kritik haftadayız…
Bu hafta gözler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda…
Bu haftanın en merak edileni TCMB Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faiz kararı…
PPK, politika faizi olarak bilinen ‘bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını’ yüzde 8,5'te tutuyor.
Mehmet Şimşek’in yeni kabinede görev almasıyla birlikte piyasada faiz beklentisi tırmandı…
Ama kaç baz puanda bir artış geleceği merak konusu.
ABD Merkezli yatırım bankası JP Morgan, PPK’nın daha ilk toplantıda faizi, yüzde 25’e çıkaracağı tahmininde bulundu.
TCMB'nin yeni ve ilk kadın başkanı Hafize Gaye Erkan için de zor bir koridor…
Neyse ki son Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısı sonrası, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Merkez Bankası kendi işini yapacak” dedi.
O işin ne olduğunu bu hafta daha net göreceğiz…
***
Ülke genelinde 7 milyondan fazla asgari ücretlinin gözü, bugün gerçekleştirilecek ikinci komisyon toplantısında…
Kamu işçisine verilen yüzde 45 zam oranı, asgari ücretli için bir işaret fişeği gibi görülüyor.
Tabi sadece bu değil, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in ‘aşağı yukarı 500 dolar bazında olacak’ ifadesi de umutları besledi.
Asgari ücretlinin geçim derdi, artık ‘yoksulluk’ ile tanımlanamayacak derecede derin. Zira ücret artsa da buzdolabındaki hacim giderek küçülüyor.
Bununla bitiyor mu? Bir de işsizlik korkusu var ki hepsinden cabası…
***
Yoksulluk demişken aklıma ‘Kamu mühendisleri’ geldi.
Geçen cumartesi, ‘Kamu mühendisleri ne istiyor?’ başlıklı bir yazı kaleme aldım…
Yazıda şöyle demişim:
“…Elbette ki toplumun bütün kesimleri gibi kıymetli mühendislerimizin de talebine kulak verilmelidir. Çünkü kamuda aklınıza gelen gelmeyen her işte emek ve imzaları var.
Evet, çok kıymetliler.
Evet, daha iyisini hak ediyorlar.
Fakat mühendislerimize bir tavsiyede bulunmak isterim: Mesleki itibarı maaşla değil üretilen işle tanımlayınız…
Çünkü biz öyle tanımlıyoruz… Örneğin 6 Şubat felaketinde ayakta kalan TOKİ yapılarının mühendis ve mimarlarını saygıyla anıyoruz…”
Sanki biz bunları dememişiz gibi yemediğimiz hakaret kalmadı!
Pazar günü, en çok da sol kulağım çınladı ha çınladı!
Açtım baktım…
O da ne! Geri zekâlı olmuşum!
Ahmak, aptal, cahil, satılık kalem ne ararsan giydirmişler!
‘Bir kamu mühendisi, nasıl küfür ve hakaret eder?’ onu da deneyimlemiş olduk… Biz de 15 Temmuz sonrası kamuda sığ beyinlerden arınma yaşandı sanıyoruz! (Bu söz hakaret edenlere!)
Nasılsa örgütlü güç, vurun kahpeye! Çünkü onlar eleştirilemez!
İlk yazıda dedim yine diyorum.
Haklı görünüyorlar ve haklarını almalılar!
Ama yoksulluk genellemesi ve edebiyatı yaparak değil!
Ülkede asıl yoksul olanlar bellidir! Bırakın da bari yoksulluk onlarda kalsın!
Onlar bile kendilerine yoksul demeyi bir haysiyet meselesi görürken sizin örgütlü ve organize olarak kendinizi yoksul ve mağdur gösterme çabanızın amacı ne?
Evet, kamuda mevcut maaş dağılımına göre sizin daha fazla kazanmanız gerekiyor. Bunu söyledik.
Üstelik yıkılmayan TOKİ binaları örneği ile hem meslek itibarınızın hem de mücadelenizin haklılığını vurguladık!
Destek verdik!
6 Şubat’ta yıkılan okullardan, yollardan, hastanelerden, sağlık ocaklarından, kamu binalarından bahsetmedik!
Her yağmurla sel alan şehirlerin alt ve üst yapılarından bahsetmedik.
Tren kazalarından, çatısı çöken terminallerden, su basan havalimanlarından, yıllardır zarar eden KİT’lerden söz etmedik!
Aksine sizin itibarınızı savunduk!
Biri de kalkmış sanki yazıyı okuyup anlamış gibi cevap veriyor…
Belli ki okumamış!
Zaten sorun da bu!
Okumuyor, ezberden yaşamış, yaşıyor!
Bizim toplumun sözüm ona ‘eğitimli kesimi’ dediğimiz insanlar, okumuyor yetmiyor okuduğunu anlamıyor bu da yetmiyor bir de elitist bir üslupla ‘hademe, çaycı, temizlikçi, altımdaki işçi benden çok kazanıyor’ diyerek kullandığı ifadelerle insanları, işlerinden dolayı hor görüyor!
Ayıp!
‘Toptancı yaklaşıma’ her zaman karşı durdum, duracağım. Yazıyı okuyup asıl amacın, hak arama mücadelesine değil kullanılan ifadelere yönelik bir eleştiri olduğunu anlayanlara ve haklı eleştirilerde bulunanlara da saygı duyuyorum. Amacım, onların hak arayışına zarar vermek değil…
Fakat bir aklı evvel de demiş ki ben kamu mühendisleri üzerinden prim kasıyormuşum!
Güler misin ağlar mısın? Bunu diyen de kamuda mühendis… İnanması güç ama öyle!
Bugüne kadar kamuda ve özelde birçok mağdur kesimin hakkını savunan yazılar yazdım, yazmaya da devam edeceğim!
Sendikal mücadelelerden işçi grevlerine birçok eyleme katıldım, katılmaya da devam edeceğim.
Ama bundan böyle sosyal medyada örgütlü böylesi yapılara selam dahi vermeyeceğim! Artık sendikadan başka örgütlü güç tanımam…
Zira böyle gölge hesaplarla kurulan ve şişirilen yapılara karşı şüphelerim giderek artıyor.
Saygılarımla…
ETİKET :