Sen onu külahıma anlat!
Bugün 24 Nisan!
Yine bir yerlerde ‘Soykırım’ yalanı köpürtülüyor.
Tarih tüm belgeleriyle Ermenilerin sahte mağduriyetini yalanlarken Anadolu Türklüğünün acıları gün gibi ortada duruyor.
Doğu Anadolu başta olmak üzere ülkenin birçok ilinde Ermeni Mezalimi’nin izlerini taşıyan toplu mezarlar gün yüzüne çıkıyor.
Kendi vahşiliklerini, uyduruk bir mağduriyetle maskelemeye çalışan Ermeniler, herhalde biz onların barbarlıklarını unuttuk sanıyor!
Trabzon, Erzurum, Erzincan, Kars, Iğdır, Muş, Van, Bitlis, Bingöl, Yozgat, Ankara, Ankara, Bursa ve dört bir yanda Ermeni vahşetine kurban verdiğimiz canların acısı soğudu zannediliyor, elleham!
Acı soğumadı! Unutmadık!
Erzurum Ortabahçe’de bir camiye kapatılan 587 köylünün yakılarak katledilmesi dün gibi aklımızda!
Erzurum’da 1 gecede 13 bin masumu hayattan koparan vahşiliğe karşı kinimiz ve öfkemiz diri, aklımızda!
Kars’ta Ulu Cami’ye toplanan 286 masumun vahşice yakılması ve barbarlığın köy köy devam ettirilmesi aklımızda!
Daha niceleri!
Evli, bekar, hamile demenden kırımdan geçirilen kadınlarımız.
Kundakta, kucakta, tarlada, mektepte ayırt etmeksizin katledilen çocuklarımız.
Yaşlılarımız… Meczuplarımızı bile katlettiniz!
Yetmedi!
Hayvanlarımızı, kapımızda bağlı köpeklerimizi dahi öldürdünüz.
Hiçbirinin acısını unutmadık!
Bilin ki o köpekler, sizden daha sadıktı bu toprağa!
Yüzyıllarca biz, cephe cephe ölürken siz, bir grup mutlu azınlık Ermeni, Yahudi, Rum Anadolu’nun refahını ve sefasını yaşadınız.
Biz, yurdumuzu sefalet içinde öle öle savunurken yine kurduran, azgınlaşan siz oldunuz.
Halen de siz, sefa sürüyorsunuz! Biz, ölüyoruz!
Ama yetti!
Azınlık azgınlığı ve şımarıklığından gına geldi! Canımıza tak etti.
Bayrağı devrettikleriniz de siz de bilin ki bu işin sonu yakın.
Türk, bin yıllardır öle öle koruduğu yurdunda garip, yoksul, yoksun ve öteki kalmışlığının farkında!
Azınlık azınlık türeyerek çoğunluğa dönüşen sahte kimliklerinizi ve uyduruk mağduriyetlerinizi yutmuyoruz.
Sizler, tarih boyu millet vasfı taşımayan cüruflarsınız!
Dün olduğu gibi bugün de sizden arınmalı.
Hesaplaşma er ya da geç olmalı.
Ne diyordu Mahmut Esat Bozkurt:
“Bu memleketi Türkler korurdu, bu memleket için Türkler ölürdü ama memleketin nimetlerinden Türk olmayanlar istifade ederdi…”
İşte adalar orada!
İstiklal Caddesi orada!
Sanayi, ticaret orada!
Boğaz ve yayılar orada!
Yine oralar sizlerde!
Türk, nerede?
Cephede!
Yine şehit bayrakları Anadolu’nun kıyısında köşesinde yorgun hanelere asılmakta…
O yüzden sen bu soykırım salatasını git başkasına yuttur! Uyduruk demokrasi nutkunu, eşit yurttaşlık, yerel halk safsatalarını dinleyecek başka kerizler bul!
Ne mutlu Türk olana!
Türk’e saygıyla…
ETİKET :