Enflasyon geleneği bozdu, CHP halkı unuttu…
Kıymetli okur,
Bursa’nın dört dağ ilçesinden biri olan Büyükorhan’da şirin mi şirin bir köy var… Anadolu insanının yalın ve pür samimiyetini muhafaza eden bu köyün adı Karaağız.
Kışları 65, yazları ve özellikle de bayramlar ile düğünlerde 250 civarı hanenin tüttüğü bu güzel köyümüzün, tıpkı diğer kırsal mahallelerimiz gibi köklü bir gelenek birikimi var.
Özgün bir kimliğe sahip olan ananelere her zaman büyük bir sempati beslemiş ve saygı duymuşumdur.
Karaağız sakinlerinin geleneklerinden biri de düğün daveti üzerine…
Düğün sahibi bir kişi; hısım, akraba, dost, konu komşu vs… cemiyetine kimi davet edecekse onu ziyaret eder davetiye olarak da yanında ya çorap ya gömlek ya yazma vs. götürür. Artık gücü neye yeterse…
Baktığınızda çöpe giden matbu bir davetiye kartından daha akılcı ve verimli… Keşke şehirlerde de bir akıma dönüşse…
Karaağız sakinleri, son dönemde yaşanan ekonomik dar boğaz nedeniyle bu düğün davetiyesi geleneğini sürdüremiyor.
Her davet edilecek kişiye çorap, gömlek, yazma vs götürmek yekûnda ağır geliyor.
Köy kahvesinde, ev sohbetlerinde bu konu konuşuluyor ve Karaağız sakinleri, bu geleneğin değişmesini talep ediyor…
Fakat önümüz yaz… Bazıları düğüne davette hızlı davrandı… Yeni davet edecekler bunu uygularsa bu karar öncesi davet edenlere haksızlık olmaz mı? Tabi ki olur!
Yani ben seni gömlekle davet ettim, sen beni küçük bir matbu kartla davet ettin olmasın…
O zaman bu karar gelecek senenin başından itibaren uygulansın… Tamam… Bir karara varılıyor…
Dur! Bir konu daha var!
Karaağız kadınları, kına eğlencelerinde gönlünce eğlenemiyor. Erkeklerin kına eğlencesine katılmasını istemiyor… Ayrıca Karaağız erkekleri de kınalarda, düğünlerde eşi veya kızı oynarken cep telefonuyla görüntü alınmasından rahatsız oluyor. Hani biz TikTok rezilliklerini eleştiriyoruz ya… Onlar da eşim kızım oraya burama malzeme olmasın istiyor!
‘Yahu zaten kınada erkeğin ne işi var’ denip bu da karara bağlanıyor. Karara uyulsun herkesçe uygulansın diye de ‘din’ emrinin etkisi kullanılıyor.
Çalakalem bir metin hazırlanıyor… Karaağız Muhtarı Arif Yılmaz ile mahalle derneğinin başkanı Hayri Sönmez, bu kararların yer aldığı metni kaşeli ve imzalı olarak duyuruyor. Kararın uygulanma tarihi olarak 1 Ocak 2024 deniyor…
Buraya kadar Karaağız sakinleri için her şey olağan seyrinde ilerliyor.
Ne zaman ki bu karar metninin görseli sosyal medyaya düşüyor, bir cümbüştür başlıyor…
En laik benim, en seküler benim, en çağdaş benim, en modern benim, en, en, en, en…
Ne varsa ‘en’ olmaya dair hepsini bünyesinde ‘özümseyen’ bazı karakterler siyaset kimliği adı altında üçüncü sınıf bir aktörün şövalye temsilini sergiliyor.
Ar damarı kurumuş, ‘irticafobya’ damarı kudurmuş tipler, küçük bir köyün muhtarına ayar vererek sözüm ona ‘gericilikle’ mücadele kahramanı kesiliyor.
Koca koca gazeteler manşet yapıyor…
Sözde tecrübeli siyasetçiler, muhtarı yaylım ateşe tutuyor…
Küçük bir köyün kararı, koca bir mahalleyi ayaklandırmış sosyal medyada hınç dolu sözlerle bir linç alevi harlanıyor…
Köylü, muhtar, dernek başkanı ve kararı alıp uyan kim varsa; bir güruh tarafından delilikle, çağ dışılıkla, yobazlıkla ve benzeri ifadelerle yaftalanıyor.
Yahu Bursa’nın bir dağ köyünde erkek kadın bir arada eğlense ne eğlenmese ne! Size ne bundan!
Küçük bir köyde düzenlenecek 300-500 kişilik düğünde kadınların erkeklerle birlikte eğlenmesi mi bizi çağdaş ve modern yapacak?
Hey yeni yaka oldum diyenler! Asıl sizin aklınız başınızda mı? Gerçekten dikkat edilmesi gereken konuyu kimse görmüyor mu?
O köyde belki de yüzlerce yıldır süren bir gelenek, ekonomik sıkıntılar nedeniyle yok oluyor! İnsanlar, bütçesi yetmediği için artık düğün davetiyesi olarak çorap, gömlek, yazma götüremiyor…
Bizi biz yapan ananelerimiz, geleneklerimiz, göreneklerimiz yani esasen kültürümüz, ekonomik gerekçelerle yok oluyor!
Siz hâlâ ezberden gazel okuyorsunuz!
Siz hâlâ uyduruk sanrılara kapılıyorsunuz!
Siz hâlâ aynı yankı odasında zıplıyorsunuz!
Yahu mübarekler! Siyaset yapacak olanın biraz olsun halkı tanıması ve anlaması gerek… Hadi diyelim tanımıyor ve anlamıyor, en azından tanıma ve anlama çabası göstermeli…
Siz, hem tanımıyor hem anlamıyor hem de tanımak ve anlamak için çaba göstermiyorsunuz yetmediği gibi bir de hor görüyor, aşağılıyorsunuz! Böyle siyaset olur mu?
Özellikle bazı CHP’li isimlerin paylaşımlarına bakıyorum da anlamak mümkün değil! İsim vermeyeceğim… Ama bilhassa çiçeği burnunda isimlerin konuya bakışlarının genel ezberin dışına çıkmaması üzücü… Yeniler de eski kafadan… Bilim insanı olsalar bile…
Genele bakıyoruz bir partinin milletvekili, yöneticisi, temsilcisi, demagogu, sempatizanı, partizanı halkına bu kadar yabancı olur mu?
Ne yazık ki CHP’nin siyasetini türettiği noktalar, halkın gerçekliğiyle örtüşmüyor!
CHP’li bir temsilci olsam, ‘ekonominin ağır şartları ve kültür emperyalizminin dijital unsurları, kültürel hazinelerimizi yok ediyor’ diyerek politika üretirdim…
Çağdaşlığı kadınlı erkekli eğlencede değil o köy çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasında, köylülere sağlığa eşit ve kolay erişimde arardım.
Köylerde çağdaşlık adına dertlerim; yolları, içme suyu, internet ve telefon altyapısı olurdu…
Köylerde çağdaşlık adına gayem; tersine göç için köyleri canlandıracak projeler geliştirmek olurdu…
Köylerde çağdaşlık adına amacım; verimli toprakların boş kalmamasını sağlamak arazilerin köylünün elinden ucuza alınıp ranta peşkeş çekilmesini önlemek olurdu.
İnsanların inandığı gibi yaşaması çağdışılık sayılamaz ama insanların eğitimsiz, yoksul ve cahil kalması bir çağdaşlık sorunudur.
Belli ki CHP’nin çağdaşlık kavramını yeniden tanımlaması ve bu yeni tanıma göre gerçekçi politik retorik ve pratik geliştirmesi gerek. Bu örnekten hareketle belirtmeliyiz CHP’de isimden önce mantık değişmeli…
Saygılarımla…
ETİKET :