Namık’tan Mustafa’ya Kemal’in tecellisi: Atatürk!
‘Vatan’ ve ‘hürriyet’ denilince aklına Namık Kemal gelmeyen kim varsa biliniz ki onda ne tarih ne de kültür bilincinden söz edilebilir!
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinde dahi tesir etmiş Namık Kemal’in bu iki büyük mirasının tecellisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Büyük Atatürk’ün ‘hislerimin babası’ dediği Namık Kemal’dir.
“Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini,
Yoğ imiş kurtaracak baht-ı kara maderini” satırlarını yazan ‘Vatan Şairi’ne Büyük Atatürk şu cevabı vermiştir:
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur, kurtaracak bahtı kara mâderini.”
İşte vatanseverlik ruhumuzun mayası bu sözlerdir.
Bu sebeple bugün Büyük Atatürk’ü anmak Namık Kemal’i de anmaktır.
Bugün Büyük Atatürk’ü anmak ‘fikirlerimin babası’ dediği Ziya Gökalp’i de anmaktır.
Bugün Büyük Atatürk’ü anmak vatanseverliğimizin beyanı, hürriyet tutkumuzun dışa vurumudur.
Bunu yapmak; her karışı şehit kanıyla sulanan bu topraklara ve bağımsızlık yolunda öle öle varan olan yüce milletimize, borcumuzdur.
Mayamız budur!
Tam yeri gelmişken sorarım size ey kıymetli okur, sıkıştığında aklına vatan ve vatanseverlik gelenler kemal olabilir mi?
Yiğit düştüğü yerden kalktı!
Lider Bursa gazetesinin 1 Mart tarihli sayısında ‘Yiğit düştüğü yerden kalkar’ başlıklı yazıyla 6 Şubat depremi sonrası ülkemizin hızla ilerlediği seçimlere ilişkin yorumlarda bulunmuştuk.
O yazıda şu ifadelere yer vermiştim:
“...Görüyoruz ki dün olduğu gibi bugün de milletimiz, iyi gününde de kötü gününde de ‘devletini’ yanında görmek istiyor. Enkazdan çıkan da göçük altında canları bulunan da önce ‘Allah’ sonra ‘Devlet’ diyor. Türk siyaseti, milletimizin bu karakterini anlamak zorundadır...”
Aynı değerlendirmeleri o tarihlerde Lider Haber televizyonunda yayınlanan deprem özel programlarında da dile getirmiş ve bölgenin yine istikrardan yana olacağı tahminlerimi paylaşmıştım.
14 Mayıs sonuçlarıyla bir kez daha milletime yabancı kalmamış olmanın verdiği gönül ferahlığını ve düşüncelerimin sağlamasını yapmanın kıvancını yaşadım.
Yine aynı yazıda şöyle demiştim:
“...Onlar, bu millete ‘öteki’ gözüyle bakanlardır ki haliyle milletin ruhunu da anlayamazlar...”
Şu son birkaç günde millete edilmedik hakaret bırakmayanların kimler olduğunu gördük!..
Yine yanıldılar, kızdılar ve aynı saldırgan üslupla aşağılamalarını sürdürdüler...
Ne acı!
Bir dosta mesaj
Siyaset konusunda ayrı düşünsek de bu karşıt taraflığın aramızdaki bağı koparamayacağına inanarak yanıt veriyorum.
Son 10 yılda sürekli 'yerel özerklik' vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu idaresinde, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkeleri ve Cumhuriyetin kurucu felsefesinden uzaklaşan CHP'nin bu ülkede seçim kazanma şansı yok.
Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat partilerinin ülkenin geleceğinde oynayabileceği tek rol, yalnızca bu kadardı.
İYİ Parti'nin kendi içindeki milliyetçi damarı kurutarak terör ve HDP konusunda sergilediği kayıtsızlık, sandık sonuçları ile yanıtını buldu.
2002'den bu yana seçimle gelen, halkın çoğunluğu tarafından tercih edilen birine -kim olursa olsun- diktatör demek ‘kendimize göre bir demokrasi istiyoruz’ anlamına gelir.
Ki bunu özellikle sizin mahallede kendilerinden olanlara bile yapılan antidemokratik baskıda görüyoruz.
Biz, Büyük Atatürk'ün dediği gibi milletimizin yüce karakterli olduğuna, çalışkan ve zeki olduğuna iman etmişiz.
Ve görüyorum ki büyük milletimizin çoğunluğu, yıllarca hor görülmüş, dışlanmış, öteki sayılmış, aşağılanmış ve hakarete uğramış. İşte bugün de seçim sonuçları sonrası aynı cenah, halka yönelik ağır ifadeler kullanıyor. Onların anlayışında değişen bir şey yok.
Adı Türk'e ait bu devletin sınırlarında payına asırlardır ölümden başka bir şey düşmeyen Türk'e dair yeni bir sayfa açma umudu yaşıyoruz.
61'de Almanya'ya bir tımar hayvanı gibi satılan...
Yine 65'te kendi yurdunda yabancı eliyle sanayileşme uğruna parya kılınan milletimiz için ülkemiz üzerindeki uluslararası egemen planın değişmesi gerekiyor.
Erdoğan bunu yapar, yapabilir ya da yapamaz, yapamayabilir; bilmiyorum.
Fakat ümit ettiğim kişisel zenginlikten, bir takım varlıklara sahip olmaktan ziyade topyekun milletimin, gelecekte de Batı'nın türlü araçlarla sömürdüğü, kültür emperyalizmi ile kimliğini ve kültürünü unutturduğu bir yere sürüklenmemesidir.
Evet, halkımızın alım gücü zayıfladı. Evet, hayat pahalılığı belimizi büktü.
Evet, gecekonduda ve kirada oturuyoruz ve siz mülk sahipleri bizim iyiliğimizi istiyorsunuz!
Ama biz kazanımı; oturduğumuz evde, banka hesabımızdaki rakamlarda, arabamızda, kolumuzdaki saatte görmüyoruz. Emin olunuz ki sokakta biçare dediğiniz halk bunları düşünüyor.
Halkın düşünceleri ile Bebek sahillerinin, Kadıköy barlarının, Büyük Ada meyhanelerinin düşünceleri örtüşmüyor.
Zaman ayırdığınız ve tahammülle okuduğunuz için teşekkür ederim.
ETİKET :