Belli ki Aktaş’ın planı 2029
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, merakla beklenen projelerini açıkladı.
Organizasyon kalitesi, sunum başarısı, katılım yoğunluğu, projelerin gerçekçiliği ve benzeri konular hakkında çok sayıda haber ve görüş kamuoyuna yansıdı.
Okuyucumun takipçiliğine güvenerek tüm bu bahisleri, bugünkü konunun dışında tutmak istiyorum.
Yazılmayanı ifade etme refleksiyle Aktaş’ın ortaya koyduğu vizyonun, 31 Mart 2024’ü aşıp Mart 2029’a ulaştığını söylemeliyim.
Malumunuz Bura Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğundaki istikrarsızlık, tarihi bir gerçeklik. Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesindeki eski başkanlar bölümüne bakın konu, o zaman sizin için daha anlaşılır olacak. (https://www.bursa.bel.tr/sayfa/eski-baskanlar-328)
O koltukta iki dönemi gören ve 10 yıl görev yapan bir isim yok. En son Recep Altepe, ikinci dönemi için seçildi ama 8’inci yılda bıraktı…
Kent yönetimindeki istikrarsızlığın ne tür sonuçlar doğurduğunu veya doğurabileceğini kestirmek çok da zor değil.
Şehirlerin yıllara sair birikimle oluştuğunu anladığınızda bugün yaşanan sorunların çözümü için de bir dönemi içeren 5 yıllık çalışma takviminden daha uzun bir süreye ihtiyaç olduğunu görebilirsiniz.
Kent yönetiminin bir ekip işi olduğu ve uyumlu çalışacak ekip kurmanın o kadar da kolay olmadığını düşünerek de bu ihtiyacı daha anlaşılır kılabiliriz.
Kentlerde ‘tüm sorunların çözümü’ gibi bir netice elde etme düşüncesi ve pratiği hayalperestlik olur. Ama kentlerin ana sorunlarını gidermek ve geleceğe dönük izler bırakmak için her yöneticinin 5 yıldan uzun süreye ihtiyacı vardır.
Ki bu ihtiyaç, Bursa açısından da hem sonuç hem de nedensellik bağlamında geçerlilik arz etmektedir.
Cumartesi günü Aktaş’ın Merinos AKKM’daki sunumunu izlerken aklımdaki konu yerelde istikrarın önemiydi.
İşin açığı Aktaş’ın sunumu, bana Bursa’nın mezkûr konudaki makûs talihinin kırılacağı izlenimini verdi.
Aktaş ortaya koyduğu vizyon ile belli ki Mart 2029’u hedef koymuş ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda yıllardır süre gelen istikrarsızlığı sonlandırmaya ant içmiş.
Duyurduğu projeleri gerçekleştirmesi halinde Aktaş’ın Mart 2029 seçimlerinde de en güçlü aday olacağına şüphe yok.
Doğrusu 20 yıllık belediyecilik birikimiyle Aktaş’ın önümüzdeki 5 yıl ve sonrasındaki dönemlerde de görev yapmasını engelleyecek bariz bir olumsuzluk söz konusu değil.
Tecrübesi ortada… Kaoslarla geçen son 5 yılda gösterdiği gayrete şahidiz… Erişilebilirliği, samimiyeti ve yönetme becerisinin herkes farkında… Yaptığı imza niteliğindeki işleri biliyoruz…
Öyleyse politik kamplaşmaların dışında Aktaş’ı seçmemek için ‘gerçek ve geçerli’ bir neden var mı?
Görüyoruz ki Aktaş, şehri en ince ayrıntısına analiz etmiş ve hamlelerini hem kısa hem orta hem de uzun vadede hep doğru noktalara yapıyor. O zaman macera aramaya gerek yok.
Kıymetli okur, gelin bu noktada sizin de aklınıza geldiği üzere makas kıralım ve ‘neden macera olsun ki?’ sorusuna yanıt arayalım…
Hatta geçen gün CHP’nin adayı M. Bozbey’in sunumu sonrası kaleme aldığım yazıdan hareketle bağlamı genişletelim.
31 Mart 2024’ü atlattıktan sonra önümüzde seçimsiz bir düzlük var. Bu koşuda çok hızlı yol alabiliriz ki buna ülkece ihtiyacımız var.
Bugün içinde bulunduğumuz bazı negatif şartların seçim ikliminden kaynaklandığını da inkâr edecek değiliz.
Seçimsizlik özlemiyle önümüzdeki yılları daha çok çalışma, üretme ve refahı artırma gayreti içinde geçirebiliriz.
Fakat maalesef görüyoruz ki birileri 31 Mart’ı, halka hizmet etmek için değil ülkeyi bir erken seçime sürüklemek için fırsat sayıyor.
Bu anlayış, projelerine yansıyor. M. Bozbey’in projelerine dair yazıda sorduğum ‘nasıl yapacaksınız?’ sorusu esasen bunu deşifre ediyor.
Çünkü Bozbey de biliyor ki bahsettiği projeleri gerçekleştirmeye Büyükşehir’in finansal gücü ve imkânları yetmez. Başkentin desteğini almadan gerçekleştiremez.
O sebepten Aktaş’a ‘nasıl yapacaksınız?’ sorusunu yöneltmenin bir anlamı yok. Zira gücünün yetmediğine hükümetin desteğini çok kolay alabilir, tıpkı bu dönemde olduğu gibi…
Muhalefetin planı, 2024’ü iktidara yereli kaybettirip meşruiyetini tartıştırmak ve ülkeyi Haziran 2025’te yeni bir seçime sürüklemek…
Şimdi her birimiz vatandaş sorumluluğumuzun bir gereği olarak yapacağımız seçimle aslında buna karar vereceğiz.
Ya bir macera peşinde seçimlerle oyalanacağız ya da önümüze bakıp çalışıp üretecek ve büyümenin yolunda olacağız!
Saygıyla…
ETİKET :