Emekliler için önerilerim
Kıymetli okur, daha önce de ifade ettiğim üzere 31 Mart seçimlerinin anahtarı en düşük maaş sınırında kalmış olan emeklilerdir. Bu kapsamdaki 7 bin 500 liralık rakam, tahammül sınırlarının altındadır.
Neyse ki bu gerçek, iktidardaki muhataplarca görülmekte, kabul edilmekte ve gerekli adımın atılacağına yönelik umut artmaktadır.
Bugün ülkemizde emekli vatandaş sayısı, EYT’lilerin dahil olmasıyla birlikte 16 milyonu aştı. Hemen her ay on binlerce vatandaş emeklilik hakkı kazanıyor ve bu rakam artıyor.
Gelişmiş bir ekonomi ve refah toplumu için -aslında 4- en az 3 çalışana 1 emekli denklemini sağlamalıyız. Bunun için de üretime dönük istihdamı artırmak ve çalışmayı toplum olarak teşvik etmeliyiz.
Bakınız TÜİK’in Kasım 2023 verilerine göre ülke genelinde istihdam edilenlerin sayısı 31 milyon 611 bin seviyelerine ulaştı.
Ancak halen istihdam oranımız yüzde 48’lerde. Yani yüzde 52’lik bir kesim işgücüne katılmıyor. Erkeklerde işgücüne katılım yüzde 70’lerde iken kadınlarda yüzde 35’lerde bulunuyor.
Son rakamlar açısından sevindirici gelişme, yüzde 25’ler civarındaki genç işsizlik oranının yüzde 16’lara kadar gerilemesi oldu.
Fakat 15 yaş ve üstü nüfusun 65,6 milyon seviyesinde olduğu düşünülürse istihdam sayısını daha yukarılara taşımamız gerektiğini herkesçe anlaşılır.
İstihdam edilenler üzerinden hesaplandığında 2 çalışana bir emekli gibi bir sonuç elde edilebilir. Ancak burada esas sigorta primi ödeyen çalışanların sayısıdır. Bu noktada asıl referans SGK’nın istatistikleridir.
SGK tarafından açıklanan son verilere göre (Ekim 2023) stajyer ve kursiyerler hariç prime tabi sigortalı çalışan sayısı 23,2 milyon civarında bulunmaktadır. Buradan hareketle sigortalı sayısını emekli sayısına bölerek 1,5 çalışana 1 emekli gibi ortalama bir sonucu bulabilirsiniz. Bu tabloyla refah sağlamanın zor olduğunu kabul etmeliyiz.
Ne yapmalıyız? Toplumda çalışmayı teşvik etmeliyiz. Bugün asgari ücretli sayımız 8 milyon dolaylarında bulunuyor. Tabi bu aldığı ücret itibarıyla değil sigorta primi üzerinden bir elde edilen bir veridir.
Sigortası asgari ücret üzerinden yatırılan ancak elden veya başka yollarla maaş alanların sayısı çok fazla. Buradaki kayıt dışılığın önüne geçilmesi gerekiyor. Maaşı esas alan prim koşullarını tesis etmeye hemen her sektörde ihtiyaç var.
İşte bu manzarada emeklilerin ‘neden benim maaşım düşük?’ sorusu bir nebze olsun yanıt buluyor. Yine de buradaki matematiği anlamayan, anlamak istemeyen, ülkedeki nüfus artışını ve değişen yaşam koşullarını kabul etmek istemeyenler var.
Bugünkü maaşını 30 yıl önceki maaşı ile kıyaslayan ama o günkü işgücü rakamını, emekli ve çalışan denklemini bilmeyenler çok…
Her ne olursa olsun, toplumumuzun kıymetlileri emekliler için bazı adımlar atılmalıdır. Onları mutlu edecek hamleler maaşlarıyla sınırlı kalmamalı toplumsal statülerine güç veren nitelikte olmalıdır.
Hükümete bu kapsamda birtakım önerilerde bulunmak istiyorum.
Öncelikle en düşük seviyeden maaş alan emeklilere, maaş iyileştirmesinin yanında bir takım sosyal yardımlar yapılmalıdır.
Örneğin, bu kategorideki emeklilere Tarım ve Kredi marketlerinden aylık mutfak masrafı için belirli bir limitte alışveriş çeki verilmelidir.
Kış döneminde yine söz konusu gruptaki emekliler için yüzde 50’ler düzeyinde indirimli doğal gaz hakkı sağlanmalıdır.
En düşük emekli maaşı alan vatandaşın üniversitede okuyan çocuğuna burs bağlanmalı, okurken çalışan çocuğuna sigorta prim desteği imkânı getirilmeli.
Yine aynı kategorideki emekliler, şehir içi ulaşımı ücretsiz kullanabilmeli ve şehirlerarası yolculuklarda indirim hakkına sahip olmalı.
Öte yandan tüm emeklilerimiz, yurt içi turistik turlar yüzde 50 indirimli faydalanmalı. İnsanımız, hayatının ikinci baharını huzurla geçirmeli.
Sigara içmeyen her emekli ekstra prim almalı, sağlık hizmetlerini gereksiz meşgul etmeyen her emekli ödüllendirilmeli.
Yine tüm emeklilerimize tiyatro, konser gibi sanatsal faaliyetlerde indirim hakkı tanınmalı.
Yaşlı bakım evlerinin şartları iyileştirilmeli, hasta anne ve babasına bakan vatandaşlar için çalışma koşullarında esneklik yasal çerçeveye alınmalı.
Hayat boyu öğrenme prensibine işlevsellik kazandırılarak toplumun tabanına yayılmalı. Yaşlılarımız eğitimde tecrübeleriyle rol almalı.
Sistemin atmasına yönelik bu adımları önerirken topluma da tavsiyelerim bulunmaktadır.
Öncelikle kültürümüzün zengin geleneğini unutmayalım ve büyüklerimizden hak ettikleri saygı ve sevgiyi esirgemeyelim.
Hem kendinizin mevcut durumdaki refahı hem emekli olduğunuzda konfor içinde olmak hem de bugünkü emeklilerin hakkına erişmesini sağlamak adına çalışma kültürünü savunun ve çalışmayı tavsiye edin. Bireyi uyuşturan, tembelleştiren ve yoksullaştıran anlayışlardan kaçının.
Bir yandan emekli maaşının düşüklüğünü eleştirirken öte yandan gençlere ‘aman boş verin çalışmayın’, ‘yurtdışına kaçın kendinizi kurtarın’ gibi kendi altınızı oyan tavsiyeler vermekten uzak durun.
Üretmek ve çalışmaktan vazgeçmeyin.
Saygıyla…
ETİKET :